23 Haziran 2013 Pazar

Anlayana Her Gün Kandil ...

Berat Kandili, her günün kandil, her günün kıymetli olduğunu bilmeyenlere hatırlatır belki diye konulmuş minik bir not bence ...
Anlayana ...

Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar.
Şayet Allah dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla...Yok eğer Allah dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.


Kainattaki her zerrede Allah' ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescidde, kilisede, havrada değil, her yerdedir.
Allah' ı görüp yaşayan olmadığı gibi, O' nu görüp ölen de yoktur. Kim O' nu bulursa sonsuza dek O' nda kalır.


Başına ne gelirse gelsin karamsarlığa kapılma.
Bütün kapılar kapansa bile, O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar.
Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var.
Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır.
Dileğin gerçekleşmediğinde de şükret.

Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı hoca şeyh şıh var.
Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir.
Tutup da ona hayran olmaya değil.


Allah içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür.
Tek tek herbirimiz tamamlanmış bir sanat eseriyiz.
Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermemiz için tasarlanmıştır.
Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.

Şems

------------------------------------------------
------------------------------------------------


"Ey zengin! Sen Allah'ın huzuruna yüz çuval altın götürsen, Cenâb-ı Hak buyurur ki: "Ey getirdiği yükler altında iki büklüm olan kişi. Bana gönül getir, gönül. Eğer o gönül senden razı ise, ben de senden razıyım. Ama gönül senden yüz çevirmişse, ben de senden yüz çeviririm. Ben sana bakmam, gönle bakarım. Ey can! Armağan olarak bana gönül getir."

Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden ise zekâsını ve seviyesini anla!

Sen dua edersin; ama kabul olmuyor sanırsın!
Ekmek almak için bir fırına gidersin Beklerken fırıncı ile bir sohbet başlar Ve fırıncının hoşuna gidersin, hoşsohbetsin ya…
Fırıncı başkalarına istediğini verip acele ile gönderir Bu arada sen istediğini alamadığın için sıkılmaya başlarsın ..
Ama bilmezsin ki Fırıncı daha yeni pişmiş en güzel ekmeği verecek…

Bir rüzgâr perdeyi kaldırınca, evin içerisi görünür. Yâni, tanımadığımız bir kimse, durum îcâbı bir iki söz söyleyince, rûhunu örtmüş olan perde açılır da, onun iç yüzü, gönül âlemi âşikar olur ve onun nasıl bir şahsiyet ve karakter sâhibi olduğu sergilenir. O gönül âlemi inci ile mi, yoksa buğdayla mı dolu? Orası, gönle ferahlık bahşeden bir gülistan mı, yoksa sadece bir enkaz mezbeleliği mi? Orası bir mücevher hazînesi mi, yoksa yılan ve akrep yuvası mı, meydana çıkar.

Ey kendine bakmayıp, kendi kusurlarını görmeyip de, başka insanların iyisine kötüsüne bakıp kalan zavallı! Allah senin yardımcın olsun!

Buda Geçer Yâ Hû..
- Ey İnsan! Sana gelen gamlar, kederler sende misafirdir. Sakın onları daimi olduğunu zannetme. Gelen fani gamlara üzülme çünkü onlar gidicidir.

Mevlana

20 Haziran 2013 Perşembe

Mevlana ... Yorumsuz...

Beri gel, daha beri, daha beri.
Bu yol vuruculuk nereye dek böyle?
Bu hır gür, bu savaş nereye dek?
Sen bensin işte, ben senim işte.

Ne diye bu direnme böyle, ne diye?
Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye?
Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek,
Ne diye böyle şaşı olmuşuz, ne diye?

Zengin yoksulu hor görür, ne diye?
Sağ soluna yan bakar, ne diye?
İkisi de senin elin, ikiside,
Peki, kutlu ne, kutsuz ne?

Topumuz bir tek inciyiz, bir tek.
Başımız da tek, aklımız da tek.
Ne diye iki görür olup kalmışız
İki büklüm gökkubbenin altında, ne diye?

Sen habire gevele dur bakalım,
Habire 'Usul boylu birlik çam ağacı' de,
Sonu nereye varır bunun, nereye?

Şu beş duyudan, altı yönden
Varını yoğunu birliğe çek, birliğe.
Kendine gel, benlikten çık, uzak dur,
İnsanlara katıl, insanlara,
İnsanlarla bir ol.
İnsanlarla bir oldun mu bir madensin, bir ulu deniz.
Kendinde kaldın mı bir damlasın, bir dane.

Erkek arslan dilediğini yapar, dilediğini.
Köpek köpekliğini ede durur, köpekliğini.
Tertemiz can canlığını işler, canlığını.
Beden de bedenliğini yapar, bedenliğini.

Ama sen canı da bir bil, bedeni de,
Yalnız sayıda çoktur onlar, alabildiğine,
Hani bademler gibi, bademler gibi.
Ama hepsindeki yağ bir.

Dünyada nice diller var, nice diller,
Ama hepsin de anlam bir.
Sen kapları, testileri hele bir kır,
Sular nasıl bir yol tutar, gider.
Hele birliğe ulaş, hır gürü, savaşı bırak,
Can nasıl koşar, bunu canlara iletir.